Japonların yarısı seksten çekiniyor
Japonların seksle bir sorunu var mı? Japon Aile Planlaması Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre kadınların neredeyse yarısı son bir ay içinde cinsel ilişkiye girmedi.
Bu fenomen aynı zamanda Japon erkeklerini de etkiliyor; bunların %25’i “seksle ilgilenmediğini” söylüyor.
Bu durum bekarlıkla bağlantılı değildir çünkü evli çiftler de aynı şekilde etkilenmektedir.
Japon kadınların yüzde 23,8’i bu gönüllü yoksunluğu açıklamak için seks yapmanın bir can sıkıntısı kaynağı olduğunu açıklıyor ve yüzde 18’i yorgunluktan bahsediyor. Erkeklerin sevişmeyi reddetmelerini uzun iş günleriyle meşrulaştırma olasılıkları daha yüksek ve ayrıca seksten sonra tüm cinsel arzularını kaybettiklerini söylüyorlar. ilk çocuklarının doğumu.
Daha da şaşırtıcı olanı, sekse en dirençli yaş grubunun en genç yaş grubu olmasıdır. Dolayısıyla araştırma, 16 ila 19 yaşları arasındaki erkeklerin %36’sının ve kızların %58,5’inin, en uç durumlarda tiksinme noktasına kadar, cinsiyete karşı kayıtsız olduklarını itiraf ettiklerini gösteriyor.
Onların durumunda, çalışmaların baskısı çoğunlukla bu davranışı haklı çıkarmak için öne sürülüyor. Japon çiftlerdeki bu arzu azalması, Japonya’nın 90’lı yılların sonlarından bu yana yaşadığı derin ahlaki krizin de göstergesi.
Bu aynı zamanda ataerkil ve geleneksel modelin sorgulanmasıyla birlikte davranış değişikliğinden de kaynaklanmaktadır. Artık kadınlar daha fazla bağımsızlık talep ediyor ve daha kişisel ve profesyonel hırslar sergiliyor. Japon erkekleri bu yeni aile durumundan rahatsızdı ve uzmanlara göre bu radikal sorgulama, onların seksle olan ilişkilerini, bu vakada bunu inkar edecek kadar önemli ölçüde değiştirdi.
Japonya’da cinsel perhiz rakamları yetkilileri alarma geçiriyor çünkü ülke ciddi bir demografik krizle karşı karşıya. Bugün Japonya’nın doğum oranı, kadın başına 1,4 çocukla dünyanın en düşük doğum oranlarından biri.
Ülkenin 126 milyon nüfuslu nüfusu on yıldır sürekli bir düşüş yaşıyor. Pek çok kişi bu dinamikte, takımadaların yüksek yaşam beklentisi ve nesillerin yenilenmemesinin toplam ağırlığı altında orta vadedeki çöküşün başlangıcını görüyor.
“Duyuların İmparatorluğu” filminde de gösterildiği gibi, uzun zamandır kültürünün özelliklerinden biri olan erotizmle Japonların yeniden bağlantı kurmasının zamanı şüphesiz ki gelmiştir.
Ulusun geleceği tehlikede, daha azı değil!